Ana içeriğe atla

KÜÇÜK ADAM

Bu güzel Nisan akşamında 77 sene evvel bugünlerde gerçekleşen acı bir olayı hatırladım. 77 sene evvel bugünlerde güzel havalar tarafından Orhan Veli’ye bir komplo kuruldu.  Bu komplo öylesine ani ve akıl alıcıydı ki insan mahvoluyor, işini kaybediyor, tütüne başlıyor, karnını doyurmayı unutup şiir yazıyor ve daha kötüsü âşık bile olabiliyordu. 77 sene evvel Orhan Veli’ye kurulan bu hain tuzağa şimdi ben düşüyorum. Avarelik…

Hayatı ciddiye almak için elimden geleni yapsam da Orhan Veli ile tanıştığımdan beri beceremiyorum. Onu güzel havalar mahvediyor beni ise bütün havalar. Yağmur yağdığında yağmurda ıslanmak, kar yağdığında kardan adam yapmak, rüzgârlı havada rüzgara karşı tükürmek, güneş açtığında kıyafetlerimden kurtulup güneşi tenimde gezdirmekten daha önemli bir iş göremiyorum. Dışarıda bunları yapmak varken kıçımı günde bir saat kadar koyduğum koltuğun taksitleri için çalışmak insanın saçını beyazlatıyor.

Orhan Veli gibi istifa ediversem? Avareliğin kitabını yazsam oturup? Bizde o cesaret nerede! Böyle ani kararlar verebilmek için… sana benzemek lazım minik dostum.

Hamamböceği antenlerini oynatıyor.
Sana benzemek lazım evet yalan değil.

“Nerenin delisi bu?” der gibi bakıyor. Yere oturup bağdaş kuruyorum. Böceği izliyorum. Hamamböceklerini gören kafasına terlikle vuruyor, ne acı. Ananızın bacınızın kafasına terlikle vursalar? Hamamböceği sağa sola bakıyor. Kendisinin ani kararlarına, hayatı akışına göre yaşamasına, geçmişe sünger çekmesine hayranım. Tuhaf gelmesin, siz ne bileceksiniz ki? Anca görünce ilaç sıkın. Aynısını size yapsalar “orantısız güç” diye zırlarsınız.

Benden size tavsiye. Hamamböceği görürseniz izleyin. Hem çok komik hem de çok öğreticiler. Bakın şimdi tüm hızıyla bir yere gidiyor. Yetişmesi sanki hayat memat meselesi. Bir böcek ne kadar hızlı gidebilirse o kadar hızlı gidiyor. Eşinize “Beğendiğin elbise yarı fiyatına düşmüş. Sadece vitrindeki kalmış.” deyin. İşte ondan bile hızlı koşuyor. Elimle önünü kesiyorum. (Siz terliğinizle yapabilirsiniz.) Bir saniye kadar duruyor. Sonrasında bambaşka bir yöne aynı hızla devam ediyor. Ha ha, işte radikal bir karar! Yönünü, gideceği yeri, hedefini bir saniyede değiştirdi. Hamamböceklerinin huyu bu, arkasına dönüp bakmaz bile! Seviyorum onları. Şimdiye kadar bunu hiç fark etmediniz mi yoksa? Eee… kafasına vurup ezdiğiniz kişiden bir şey öğrenemezsiniz tabi normaldir. Neden sevmiyorsunuz ki şunları? Beyaz ve pamuk gibi olsalar sever miydiniz?
Sanırım ırkçısınız.

Keşke ben de hayatımda onun kadar ani kararlar verebilseydim. Düşünsenize şirketinizi büyütmek için canla başla çalışa bir iş adamısınız. Sonra sabah kalkıp travesti olmaya karar veriyorsunuz. Ha ha! Samsa bile böyle dönüşmedi. Tamam tamam ekşitme yüzünü sen travesti olma da şirketini bırakıp Ege’de bir köyde çiftçi ol. Zaten kime sorsak Ege, köy, bahçe,domates…

Kimse hayatından memnun değil. Herkes ölmeye geri saymaktan başka bir şey yapmadığının farkında ama kim bir adım atabiliyor ki? Şu minik dostum kadar cesaretiniz yok. Aslına bakılırsa kafasına terlikle vurup boku çıkartılması gereken biziz. Dua edin bizden hem daha güçlü hem de zeki canlılar yok.

Minik dostum kâğıdıma tırmanıyor. Bembeyaz kâğıdın üzerinde dolaşıyor. Köşelerini yokluyor bir bir. Antenlerini oynatıp bir şeyler diyor bana. Haklısın Hamo, doğru diyorsun da nasıl gideyim şimdi her şeyi bırakıp başka bir yöne? Anam babam hayırlı evlat olmamı bekliyorlar Hamo, bankalar borcumu ödememi bekliyorlar. Ödersem “Sayın müşterimiz”den “Değerli müşterimiz”e terfi edeceğim. Mahalleli gıcır bir arabayla dönmemi bekliyor Hamo, kolay mı öyle senin gibi başka bir yöne basıp gitmek? Yapabilseydim giderdik birlikte. Evinde bana da biraz yemek kırıntısı ayırır mısın?

Ah Hamo ah, keşke bir kere daha gelsem dünyaya. Belki de önceki hayatımda Orhan Veli’ydim de akıllanmadım ha? Kenara çekil bakalım biraz…

Bir kez daha gelsem dünyaya
Sıvasam kollarımı işe koyulsam
Şimdiki aklımla âşık olsam
Denize döksem
Hayatın sözde gerçeklerini
Eskimiş hayalleri çöpten çıkarsam
Doya doya gülsem
Hem de şimdiki aklımla
Biraz avare olsam biraz ukala
Aşk bassam içimdeki yaraya
İçsem de sarhoş olmasam
İçsem şimdiki aklımla
Şişede durduğum gibi dursam
Büyük adam olmasam
Benden ümidini kesse büyükler
Küçük adam olsam ben de
Küçük ve mutlu adam olsam



Üye olursanız yeni yayınlardan anında haberdar olabilir, beni ilk siz gömebilirsiniz. Teşekkürler Homo okuyans! https://www.instagram.com/anormal_kitaplik/ https://www.youtube.com/channel/UCaLDsJFGk0o5mW1tzi3EBgQ/videos

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SIRADANLIĞIM

“Seni seviyorum.”             Dondurma reklamındaki ablanın ısırığı gibi çıtırtılı ve ferah, gazoz reklamındaki gencin terlemesi gibi alevli, “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” sağlanan birlik kadar güçlü.  Bu cümleyi her duyduğumda bir kere daha borçlanıyorum. Hem de en yüksek faizlisinden. Ben kimim ki böyle bir sevgiyi hak edecek… Dünyadaki insan kalabalığı içinden en senin olanına denk gelmek yetmiyormuş gibi üstüne bir de “benim”seniyorsun. Tanrım! Bu kadar lükse alışık değilim.             “Dünyanın en …. kadınısın.” demek ziyadesiyle yalan geliyor bana. Çünkü en güzel, en tatlı, en çekici… Ne dersen de. Hepsi yalan. Kimsenin dünyanın en güzeli veya en iyisi olduğuna inanmıyorum. İnsanları yapboz parçaları gibi düşünüyorum. En güzel yapboz parçası diye bir şey yok. Oraya uygun tek bir parça var.      ...

PERİ BACALARI

Sevenler, sevilenler, kıskançlar, düşünenler, takıntılı olanlar ve sevgili Romalılar! Geçmişi itin, şimdinin lezzetine varın, Peri Bacaları'nı sever gibi sevin: Size Peri Bacaları'ndan bahsetmek istedim. Peri Bacası deyip geçme. Ben kendilerinin oluşumunu öğrenirken insanın oluşumunu da öğrendim. Peki nasıl oluyor da bu nadide doğa heykelleri bu şekli alıyor? Her sanatçının vermek istediği bir mesaj olduğuna göre heykeltıraş doğa ana bize ne anlatıyor? Önce kabaca bu sanat eserlerinin oluşumundan bahsedeyim de ibret yüklemesine başlayalım yavaş yavaş:     Bu oluşumlar volkanik arazilerin  yani öfkeli, delibaş yanardağların olduğu bölgede ortaya çıkıyor. Yanardağ, ağzından alevler saçan ejderhalar gibi yıllarca püskürüp duruyor. Dağdan çıkan bu lav ve tortular etraftaki toprakta katman katman birikiyor. Biriken bu tortulu tabaka oldukça sert bir yapı olup alttaki daha yumuşak toprağa hem koruyucu oluyor hem de onun üzerine basınç yaptığından alttaki toprağı da ...

9 Numara

Sızdığım koltuktan sıçrayarak uyandım. Gece yarısına az kalmıştı. Telaşlandım. Eyvah eyvah, ne yapacağım? Burnuma kızarmış ekmek kokusu geliyor. Gece yarısı kızarmış ekmek? Başım belada belli ki. Çünkü sinirlendiği zaman yemek yer. E haliyle benim gibi biriyle birlikte olduğundan biraz kilo aldı desem yalan olmaz. Tabi bu düşüncem beynimden dilime yuvarlanırken bazı cümleler takla atıyor, bazı kelimelerse sağa sola çarparak bambaşka bir şekil alıyor ve dudaklarımdan  “Yoo ne kilosu hayatım, çok güzelsin.” şeklinde çıkıyor. Evet yuvarlanırken…beynimden… evet damağıma çarpıyor kelime… sensin kılıbık! Yemeye odaklandığı bu gibi zamanlarda geceyse ekmek kızartır, gündüz ise yapması saatler sürecek bir yemekle uğraşır. Keskin bıçakla kabuğunu soyduğu şey domates gibi görünse de aslında benim. Derimi yüzmek istediği için bunu domatese yansıtırdı. Psikanaliz azizim, önemli. Kızgın yağa atılan malzemeden çıkan cozur cozur sesler tüylerimi ürpertirdi. Çünkü bilirdim ki orada pişen...